Onun pasıyla da çapraza girip müthiş bir şutla takımına hem skor hem de moral avantajı getirdi.

Bu golden sonra Beşiktaş, devre sonuna kadar yüksek tempo ile yüklendikçe yüklendi. Orta sahayı kolay geçip, hem kanatları kullandılar hem de merkezden varyasyonlar deneyerek gol aradılar. Bu yoğun baskıda pozisyon zenginliği de yakaladılar ama Uğurcan'ı aşamadılar.

Trabzonspor'un kalesinde ciddi tehlikeler yaşamasının tabii ki önemli nedenleri vardı. Hazır olmayan Sturridge bu maçın oyuncusu değildi. Guilherme'nin de defansif yönü zayıf, devamlılığı yok. Ndiaye gol pası dışında bir şey yapmayınca takım savunması ciddi arızaya uğradı. Hüseyin Çimşir, devre arasında da saha içi rahatsızlığını teşhis edip gerekli tedbirleri alamadı. Beşiktaş tempoyu ilk yarıya oranla daha da artırarak, sağlı sollu Trabzonspor savunmasını iyice bunalttı. Sonuçta artık Uğurcan'ın da yapacağı bir şey kalmayınca Beşiktaş, 2 gol birden bulup yenik durumdan galip duruma geldi.

Tabii ki 70. dakikaya kadar sınırsız enerji harcayan Beşiktaşlı futbolcularda son 20 dakika yorgunluk baş gösterdi. Trabzon da doğal olarak beraberliği aramaya başladı. Baskı da kurdular ama daha net pozisyonları bulan kontralardan Beşiktaş oldu.

Uzatma bölümünde sahneye yine hiçbir zaman pes etmeyen biyonik santrfor Sörloth çıktı ve arka direkte kendini kaybettirerek takımı adına çok önemli bir beraberlik golüne imza attı. Beşiktaş'ın galibiyetine Uğurcan engel oldu.

En büyük sürpriz Boateng'in tahmin etmediğim başarılı performansıydı. Bir çok kimsenin söylediği bir deyim vardır, "Atan ve tutan" diye... Trabzonspor dün önemli 1 deplasman puanını Uğurcan ve Sörloth'la aldı.

Ömer Üründül / Sabah