Can derdi bir yana süreçten çıktıktan sonra ne yapılacağı ciddi ciddi merak edilmeye başlandı. Futbol dünyası da kara kara düşünmekte... Ne olacak? Virüsün yayılma hızı ve iyileşme süreci göz önüne alınarak yarım kalan liglerin tamamlanması hususunda öneriler var... Mayıs ortası ve sonu bir ihtimal düşünülmekte... Oradan yola çıkarak bir dizi tespitler koyalım ortaya.... Mayıs ortasında liglerin başlaması için Topçuların en az verilen tarihten üç dört hafta evvel idmanlara başlaması lazım. Bu da Nisan başı demektir ki şu an için imkansız gözüküyor. Hele bir de çarşamba-pazar haftada iki maç yapılacaksa kas gücü açısından hayal duruyor...

Mesela bütün maçların Antalya da hızlandırılmış bir program dahilinde oynanması da konuşulmakta... Peki ne olmalı? Öncelikle Antalya mevzusu sakat. Niye? Zaten ciddi maddi kayıplar ortadayken bunu kimse düşünmek bile istemez. Herkes kendi stadından gelen gelire göre ve neticede federasyondan, UEFA’dan payına düşecek paraya kilitlenmiş ki doğrusu da şimdilik bu bence... Sonra, Liglerin başlaması için verilen tarihin yerini idmanlar almalı ve sıkı bir çalışma temposuyla özellikle Avrupa’ya entegre bir zaman dilimiyle marşa basılmalı... Bu benim naçizane fikrim... Haa! Yarın derler ki ilacı bulduk... O zaman tadından yenmez tabi... Lakin süre verilirken bu üç haftalık idman süresi mutlak göz önüne alınmalı...

Yani her takım Avrupa kupalarına en alt dereceden katılım gösteriyor gibi farz ederek kampı öne çekmiş gibi yapıp lige giriş yapmalı. Yoksa bu seferde virüsten kurtulduk derken futbolcuların patır patır sakatlanmasından önümüzü alamayız ki! Aman ha! Allah muhafaza..... Baksanıza 21 Temmuz’daki Olimpiyatlar sırf bu yüzden ertelendi. Son olarak,

Play-Off'tan bahsediliyor ki bu son haliyle istim üzerindeki ve Sergen hoca geldikten sonra morali ve artısı hep yüksekte duran Beşiktaş’a yarar gibi gözükse de adil değil... İnsanların 26 haftalık emeğine göz konmuş gibi durur... Haydi neşeli günlere inşallah sabırla metanetle...

Alen Markaryan / Akşam