İşte Markaryan'ın yazısı;
Weghorst'un Beşiktaş'ta attığı son gol sonrası, içimizi eriten veda bakışlarına inat, Aboubakar'ın istediğimiz düzeyde olmamasına rağmen attığı golün hayat öpücüğü tadında olmasını manşete çekiyoruz...
Mert'in, Emre Kılınç'ın kafa vuruşunda bütün Ankara'nın gol diye ayağa kalktığı sırada, sandalyeyi altlarından çekip boşluğa bırakırcasına kurtardığı topu da alt başlık olarak yayınlıyoruz...
Gedson Fernandes'in maç boyunca ve defalarca bütün sahayı arkasına ille de birilerini takarak harmanlamasına karşın, son vuruşlarını, son adımlarını, son paslarını bir türlü adrese gönderememesini de gazetenin alt köşesine kutucuk olarak koyuyoruz...
Şenol Güneş'in onayıyla takıma dahil edilen Maxim'in ilk 11 başlamamasını hayretler içinde karşılarken mevzunun gazetedeki konumunu editöre bırakıyorum...
Cenk Tosun'un dört tane yüzde yüzlük pozisyonu gol yapamamasıyla, yediğimiz golde yüzde yüzlük hatası olması garip bir ironi yaratırken meseleyi New York Times'a havale ediyorum!!!
Ve lakin, Beşiktaş'ın hala kötü oynuyor olmasına anlam veremezken konuya açıklık getirmesi için Şenol Hoca'ya sayfamızda geniş bir boşluk bırakıyoruz...
Alınganlık yapmayalım ne olur...
Cumartesi G.Saray'la basket maçımız vardı... Şampiyonluk maçı değildi ama onun kadar önem arz ediyordu...
Yenersek kümede kalmak için ışık yanacaktı. Önem ondan arz ediyordu yani!!!
Buralara nasıl geldik dezenformasyonundan, enfeksiyona bağlı ajitasyonundan bahsetmeyeceğim...
Gribal durum devam ediyor zira!!! Bütçe sıkıntısıyla başlayan, yanlış ve garip oyuncu transferleriyle devam eden, iş zorlaştıkça "Exit" yazısı bulunamayan bir dönem...
Basketbol şubede uyanış var ama!? Biz yine de hiçbir şey için geç değildir diyelim. Öncesini konuşmayı sonraya bırakalım. Ve bu sezon ne yapmamız lazım ona bakalım...
Hepsi naçizanedir alınganlık yapmayalım, ne olur... En önce bilet fiyatlarını indirin... Zira paradan çok insan desteğine ihtiyacımız var şu an...
Öğrencilere sembolik bir rakam bulun. Delikanlı pantolonunun çakmak gözünde sakladığı elli liraya bilet alamaz. Bunları görün ve bilin... Tribüncü zihniyetle olan soğukluğu giderin...
Salondaki ışıklandırmayı yükseltin. Loca ve VIP haricindeki bütün bölümleri tek ve taban fiyat yapın... Beşiktaş meydan ve stat önünden salona ring seferleri koyun...
Kısacası soğumuş yürekleri ısıtın... İyi niyetinizden şüphe etmiyoruz. Lakin Beşiktaş birçok insanın her şeyi...
- AMERİKA'DAN GELEN TEKLİF -
Cenk Tosun'a Amerika'dan teklif gelmiş... Gel top oyna, 9 milyon euro da para verelim demişler... O da düşünüyormuş... Bir ara yine İngiltere'den çağırmışlardı. Yine bırakıp gitmişti... Kusura bakmayın, bir tarafımızı yırttık şimdi sırası değil, gitme diye...
Bir ay sonra Bayern maçı var, formunun zirvesindesin, lazımsın bize diye... Sezon sonu olsun, git dedik... O Beşiktaşlı'nın gerçek iç sesini dinlemedi. Başkalarını dinledi, gitti... Diyorlar ki 22.5 milyon kazandırdı. Bana ne! O parayı kasada bile görmedik zaten... Ben gruplardan namağlup çıkmışım. Akabindeki ilk maça en gözde forvetimi satıp gidiyorum.
Üstüne kırmızıydı, sarıydı fark atıp paketlemişler beni!!! Eee? Ne yapayım ben 22.5 milyonu!!! Acayip tutuğum o mevzuya vallahi... Gitmek istiyorsa zaten gitsin insanlar. Nasıl mutlu oluyorlarsa öyle yaşasınlar. Hiç itirazım yok... Lakin oynadığın zaman diliminde Beşiktaş'ı her şeyden çok düşünüyormuş gibi yapmayacaksın.
Her topu sen alıyorsun, her topa sen koşuyorsun, ben atayım istiyorsun. Eee? Birisi 'bi' çağırıyor, anında gideyim diyorsun... Vallahi olmuyor böyle... Gitmek kalmak değil derdim. Para hiç değil. Derdim aidiyet... Kusura bakma kardeşim ama biraz ters geliyor bu işler bana... Yemeği ben hazırlıyorum, sen başkalarıyla yiyorsun gibi bir şey...
Haber kaynağı: Akşam / Alen Makaryan